Taffy Galaksileri: Bir ‘kozmik kelebek’

Bu görselde Dünya’dan 180 milyon ışık yılı uzaklıktaki UGC 12914 ve UGC 12915 galaksilerinin birbirleriyle çarpışmasını görüyorsunuz. Bu çarpışmada durum, aralarında boyut farkı olan galaksilerin birbirinin içine sızmasından biraz farklı çünkü UGC 12914 ile UGC 12915 arasında kafa kafaya bir çarpışma yaşanıyor. Bu demek oluyor ki bahsi geçen galaksiler gaz halindeki bileşenleri ve galaktik diskleriyle... Okumaya Devam et →

Carina Nebulası ve NGC 3324

“Kozmik Uçurumlar” şeklinde betimlenen bu görüntü, Dünya’dan yaklaşık 7600 ışık yılı uzaklıkta Carina Nebulası’nda yıldız oluşumunun gerçekleştiği NGC 3324 bölgesine aittir. James Webb Uzay Teleskobu, görünür ışıkta gözlemlendiğinde görülmeyen yıldızları ve yıldız oluşumu bölgelerinin görüntüsünü kızılötesi ışığa olan duyarlılığı sayesinde yakalayabilmiştir.Yıldız oluşumunun en erken ve hızlı aşamalarını gözlemlemek oldukça zor olsa da Webb bunu başarabilmiştir.... Okumaya Devam et →

NGC 1999

Hubble Uzay Teleskobu'ndan alınan bu görüntü gezegenimizden yaklaşık olarak 1.350 ışık yılı uzaklıkta olan ve Dünya'ya en yakın büyük kütleli yıldız oluşum bölgesi olan Avcı Bulutsusu'nun yakınlarında bulunan bir yansıma bulutsusuna aittir. NGC 1999 olarak adlandırılan bu bulutsu yeni doğmuş olan bir yıldızın oluşumundan kalan kalıntılardır. NGC 1999 benzeri yansıma bulutsuları, içlerinde gömülü halde bulunan... Okumaya Devam et →

Hayalet Galaksi M74’ün Görüntüleri

James Webb Uzay Teleskobu ve Hubble Uzay Teleskobu verileri kullanılarak ortaya çıkarılan bu görüntüler gezegenimizden 32 milyon ışık yılı uzaklıkta Balık Takımyıldızı'nda bulunan Hayalet Galaksi M74 olarak adlandırılan spiral galaksiyi gözler önüne seriyor. Görüntüler bu galaksideki gaz ve toz şeritlerini öne çıkarıyor ve simetrik olduğu için bazı gökbilimciler tarafından "büyük tasarım spiral sarmal" olarak adlandırılıyor.... Okumaya Devam et →

Yaşamın Kaynağı ve EXPOSE Deneyleri- II

EXPOSE biriminde yapılan deneyler yeryüzündeki laboratuvar olanaklarının yetersiz kaldığı bazı astrobiyoloji konularına açıklama getirilmesi amacıyla Uluslararası Uzay İstasyonunun dışına monte edilmiş çok kullanıcılı bir birimdir. Bu birimde yürütülen kimyasal ve biyolojik deneylerin ışığında, canlılığın nasıl oluşabileceğini anlamaya çalışmaktayız çünkü canlılığın Dünya'da tam olarak nasıl ortaya çıktığını bilmiyoruz. Dahası neyin canlı neyin cansız olduğuna karar verebileceğimiz... Okumaya Devam et →

Canlılığın Kökeni ve EXPOSE Deneyleri – I

EXPOSE, Uluslararası Uzay İstasyonu'nun dışına monte edilmiş ve astrobiyolojiye adanmış çok kullanıcılı bir birimdir. Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından uzun süreli uzay uçuşları için geliştirilmiştir. Kimyasal ve biyolojik örneklerin uzay ortamına maruz kalmasına olanak vermek ve bu süreç içerisinde sürekli olarak örnek verilerini toplamak için tasarlanmıştır. EXPOSE biriminde yapılan deneylerle, yeryüzündeki laboratuvar olanaklarının yetersiz kaldığı... Okumaya Devam et →

Evrenimizdeki Elementlerin Kökeni

"Eğer bir elmalı keki, içindeki ilk temel maddeleri yeniden elde ederek yapmak isterseniz her şeyden önce evreni yeniden icat etmeniz gerekir."Carl Sagan, 1980 Biz ve çevremizdeki tüm maddeler elementlerden, elementler ise atomlardan meydana gelir. Dolayısıyla elementlerin nasıl oluştuklarını öğrenebilmemiz için öncelikle atomların ne olduğunu anlamak ve atomların kökenine inmek gerekir. Atomlar maddenin temel birimleri ve... Okumaya Devam et →

Yörüngeler

Yörüngeler Hakkında Bildiklerimizin Tarihi Yörünge, uzayda bir nokta çevresinde periyodik olarak dönen bir cismin izlediği yol olarak tanımlanır.  Bu kavram çok eski zamanlardan beri insanların gökyüzünü gözlemlerken fark ettiği bir olguydu. Çünkü gökyüzüne bakıldığında görülebilen en belirgin iki cisim olan Güneş ve Ay gün içerisinde konum değiştiriyordu. Gökyüzündeki cisimlerin hareketlerini açıklamak için İlk Çağ’da Yunan... Okumaya Devam et →

Hızlı Radyo Patlamaları: Evren Bize Mesaj Mı Gönderiyor?

Hızlı radyo patlamaları, uzayın derinliklerinden milisaniyeler içinde ortaya çıkan yüksek enerjili titreşimlerdir. Kısaca FRB (Fast Radio Bursts) olarak adlandırılır. Milisaniyeler içinde gerçekleşen bu hızlı radyo patlamalarının yaydığı enerji o kadar yüksektir ki bazıları Güneş’in yüz yıl içinde yaydığı enerjiden bile fazla enerji yayabilir. En tartışmaya açık olan yanı ise bu güçlü patlamalara neyin sebep olduğu... Okumaya Devam et →

Astroparçacık Fiziği ile Evrenin Başlangıcına Yolculuk

Evrende gerçekleşen fiziksel olayların çoğu klasik fizikle açıklanabilmektedir. Ay’a yollanacak bir roket veya bir uydunun konumlandırılması için Isaac Newton’un miras bıraktığı klasik mekanik bilgileri yeterli olmaktadır. Ancak, evrende çok büyük miktarda enerjiye, kütleye ve güçlü manyetik alanlara sahip karadelikler ve nötron yıldızları gibi gökcisimleri bulunmaktadır ve bu gökcisimlerinin doğasını anlamak için klasik fizik yeterli değildir.... Okumaya Devam et →

İlksel Karadelikler

İlksel Karadelikler Nedir?  Bugüne kadar gözlemlenen tüm karadelikler yıldız kütleli karadelik, orta kütleli karadelik ve süper kütleli karadelik olmak üzere üç kategoride incelenmektedir. Bu karadeliklerden her biri ise Güneş’ten daha büyük kütleli olup Büyük Patlama’dan yüzlerce veya binlerce yıl sonra oluşmuş ve evrenle beraber gelişip evrimleşmişlerdir. Ancak astronomların var olabileceğini düşündüğü ve henüz gözlemlenmemiş olan... Okumaya Devam et →

Göğün Işıltılı Sakinleri: Yıldızlar

Antik çağlardan beri gökyüzünün ışıltılı sakinleri olan yıldızların uzaklarda nasıl gizler barındırdıkları merak konusu olmuştur. Uzun yıllar boyunca çıplak gözle yapılan gözlemler 17. yüzyıldan itibaren yerini teleskoplu gözlemlere bırakmış ve o zamandan bu yana gökyüzünde sadece birer ışıklı nokta gibi görünen yıldızlar hakkındaki bilgimiz katlanarak artmıştır. Gelin şimdi yıldızlar hakkında neler biliyoruz ve bu bilgileri... Okumaya Devam et →

Tozlardan Yıldızlara, Yıldızlardan Tozlara: Nebulalar

Yıldızlararası uzay, yıldızlara ya da gezegenlere kıyasla o kadar büyüktür ki binlerce hatta yüz binlerce ışık yılı boyunca uzanır. Yıldızlararası uzay, yıldızlararası ortam dediğimiz, bolca gaz ve toz içeren bir yapıya sahiptir ve bu toz ve gazlar, astronomik ölçekte büyük alanlara yayılmıştır. Eğer uzayın karanlık ortamlarında değillerse bu toz ve gazları bir silüet olarak, parlayan... Okumaya Devam et →

Yıldızımız Güneş

Güneş 4,5 milyar yaşında sarı ve cüce bir yıldızdır, Güneş sistemimizin kalbinde parlayan gazlardan oluşan sıcak bir toptur. Güneş; Dünya'daki ısıyı, ışığı, havayı, iklimi, okyanus akıntılarını, kutup ışıklarını ve yaşamı sağlayan ana enerji kaynağıdır. Basitçe söylemek gerekirse Güneş olmasaydı biz de var olamazdık. Bu sebeplerden dolayı bizim için özel olsa da Güneş'imiz gibi Samanyolu galaksisine... Okumaya Devam et →

Güneş Sistemi VI: Güneş Sistemi Kalıntıları

Güneş sisteminde 1 yıldız, 8 gezegen ve bunun yanında da bu gezegenlerin bazılarının uyduları bulunmaktadır. Ancak Güneş sistemi sadece bu gökcisimlerinden ibaret değildir. Bu cisimlerin yanı sıra Güneş sisteminin oluşması sırasında yapılara katılmayan ya da sonradan diğer gökcisimlerinden kopan birtakım parçalar da vardır. Bunlar Güneş sistemi kalıntıları olarak isimlendirilir. Güneş sistemi yazı dizimizin son kısmında... Okumaya Devam et →

Güneş Sistemi V: Uranüs ve Neptün

Yazı dizimizin bu kısmında buz devleri olarak bildiğimiz, Güneş sistemimizin en dış kısımlarında bulunan Uranüs ve Neptün’ü işleyeceğiz. Uranüs Güneş’e uzaklık bakımından yedinci sırada olan ve Güneş’ten ortalama olarak yaklaşık 2,87 milyar kilometre uzaklıkta bulunan Uranüs, bilim insanları tarafından teleskop ile keşfedilen ilk gezegendir. Dış gezegenlerden biri olan Uranüs’ün Güneş’e olan uzaklığı, Dünya’nın Güneş’e olan... Okumaya Devam et →

Güneş Sistemi IV: Jüpiter ve Satürn

Yazı dizimizin bu bölümünde ise iki büyük gaz devi Jüpiter ve Satürn’den bahsedeceğiz. Genel hatlarıyla atmosfer yapılarını, manyetosferlerini, iç yapılarını, halka sistemlerini ve bazı uydularını sizlere açıklayacağız. Jüpiter Roma tanrıları arasındaki en güçlü tanrının adı olan Jüpiter, Yunan mitolojisindeki Zeus’un dengidir. Jüpiter kelimesi ise, Ön İtalyancada djous (gök) ve patēr (baba) kelimelerinin birleşmesi sonucu oluştu... Okumaya Devam et →

Güneş Sistemi III: Venüs ve Mars

Güneş Sistemi yazı dizimizin bu kısmında, gezegenimizin ikizi olarak tanımladığımız Venüs’ü ve kızıl gezegen olarak bildiğimiz Mars’ı işleyeceğiz. Venüs Güneş’e uzaklık bakımından ikinci sırada olan ve ortalama olarak 108.208.930 km mesafede bulunan Venüs, adını Antik Roma aşk ve güzellik tanrıçasından alır. “Çoban Yıldızı” olarak da bilinen ve Dünya’ya en yakın gezegen olan Venüs; boyut, yoğunluk... Okumaya Devam et →

Güneş Sistemi II: Dünya, Merkür ve Ay

Yazımızın ilk bölümünde üzerinde yaşadığımız ve tüm kozmosu anlama çabamızın başlangıç noktası olan Dünya’nın birtakım özelliklerden bahsedeceğiz. İlerleyen kısımlarda ise Merkür’ü ve Dünya’nın uydusu olan Ay’ı anlatacağız. Dünya Güneş sisteminin üçüncü gezegeni olan Dünya en büyük karasal gezegendir. Güneş’e ortalama olarak 149.598.262 km yani yaklaşık 8 ışık dakikası mesafede bulunur. Kütlesi 6,10^24 kg olan gezegenimizin... Okumaya Devam et →

Güneş Sistemi I: Güneş Sistemi ve Oluşumu

Biz insanlar için büyük bir anlam ifade etse de Güneş sistemi, evrendeki yıldız sistemlerinden yalnızca bir tanesi. Bu sistemin merkezinde ise orta boyutta bir yıldız olan Güneş ve etrafında dönen sayısız gök cismi bulunmakta. Yazı dizimizde de sizlere Güneş sistemindeki bu gök cisimlerini tanıtacağız. Güneş Yıldızımız olan ve dolayısıyla Dünya üzerindeki havayı ve iklimi doğrudan... Okumaya Devam et →

WordPress gururla sunar | Theme: Baskerville 2 by Anders Noren.

Yukarı ↑