Tüm Yazılar

Evrenin Rengi

13,8 milyar yıl önce Büyük Patlama ile oluşan evren, ilk saniyelerinde şu anki haline göre oldukça yoğun ve sıcaktı. Öyle ki ışığın oluşabilmesi için evrenin biraz soğuması gerekiyordu. Oluşumundan yaklaşık 10 saniye sonra evrenin foton çağına girmesiyle proton ve nötronlar, hidrojen ve helyum çekirdekleri içinde soğudular. Bunun sonucunda uzay boşluğu bu çekirdeklerin plazmaları, elektronlar ve... Okumaya Devam et →

Evrenin Nihai Kaderi – II

Yazı dizimizin ilk bölümünü buradan okuyabilirsiniz. Kütle-Enerji Yoğunluğunun Bileşenleri Peki evrendeki bu kütle-enerjiyi ne meydana getiriyor? Cevaba evrendeki tüm yıldızların ve gezegenlerin kütleleri derseniz, inanılmaz bir şekilde yanılırsınız. Biraz daha düşünün...  Fotonların da enerji taşıdığını hatırlayıp onları da hesaba katarsanız, iyi fakat hala yetersiz kalan bir hamle yapmış olursunuz. Bildiğimiz bir şey var o da,... Okumaya Devam et →

Evrenin Nihai Kaderi – I

İnsanoğlu, ortaya çıkışından itibaren etrafında gözlemlediği olaylar arasında ilişkiler ve örüntüler bularak bu örüntüleri gelecekte olacak olan olayları tahmin etmek için kullanmıştır. Birkaç kez yağmurun gök gürültüsüne eşlik ettiğini gözlemleyen atalarımız, bir süre sonra gök gürültüsünü duyduğu an yağmurun yaklaştığı tahminini yapmaya başladılar. Bu tarz çıkarımları yapmak, insan (ve genel olarak tüm canlıların) beyninin en... Okumaya Devam et →

Karadelikleri Fotoğraflamak

Geçen günlerde yaşanan bir gelişme başta fizik ve astronomi olmak üzere tüm bilim dallarını derinden etkiledi. 10 Nisan 2019’da, insanlık tarihinde ilk defa bir karadeliğin görüntüsünün alındığı duyuruldu! Daha spesifik olursak, Başak Takımyıldızı’nda bulunan Messier 87 isimli gökadanın merkezinde konumlanmış olan yüksek kütleli karadeliğin görüntüsü, 2 yıl süren meşakkatli işlemlerden geçtikten sonra yayınlandı. Görüntü, Event... Okumaya Devam et →

Zamanın Doğası – II

Yazı dizimizin ilk bölümünü okumadıysanız buradan okuyabilirsiniz. Zamanın Doğasına Bilimsel Bakış Bilim, ilk bakışta birbiri ile alakadar olmayan olgular arasında derin bağlantılar bulup, evreni bu bağlantılar aracılığı ile keşfetme sanatıdır. Bugün, kâinat hakkındaki bilgilerimizin çoğunu bu bağlantıları ortaya çıkaran Einstein ve Newton gibi dâhilere borçluyuz. Bu bağlantılar genellikle kendilerini, sonuçları o ana kadarki bilimsel birikimle... Okumaya Devam et →

Zamanın Doğası – I

Dünya’daki tüm canlılar evrimleşerek oluşmuştur ve buna insanlar da dahildir. Evrimin asıl amacı bulunduğu çevreye uyum sağlayan canlılar ortaya çıkarmaktır fakat bu, canlıların bu uyumu bilinçli bir şekilde sağladıkları anlamına gelmez. Mağarada yollarını bulmak için çıkardıkları ultrasonik sesleri kullanan yarasaların gerçekten de akustik bilimine hâkim olduklarını iddia edemeyiz.  İnsanlar olarak doğayı anlama konusunda yarasalardan ve... Okumaya Devam et →

Uzaydaki Oluşumların Kimyası ve Spektroskopi

Işık-Madde Etkileşimine Dayalı Modern Tekniklerin UzayAraştırmalarında Kimya Bilgisi için Kullanımı Uzay araştırmalarında Galileo Galilei’nin 1609 yılında teleskop kullanmasıyla yarattığı atılımı günümüzde daha modern teknikler kullanarak gerçekleştirmekteyiz. Günümüze kadar, çapı 10 metreyi aşan devasa teleskoplarla yaşadığımız evrende gözlem yapmış olmakla beraber, daha fazla bilgiyi ifşa edebilecek metot ve araçlar da geliştirilmiştir. Örneğin, Galileo Galilei’nin teleskopları ile... Okumaya Devam et →

Işık Hızı ve Uzay-Zaman Fenomenleri ile Özel Görelilik

İnsanlık tarihi boyunca yeni yeni keşfedilen fizik kanunları her zaman insanlığa merak uyandırıcı nitelikte olmuştur. Ancak bir fikir ortaya atılmıştır ki insan sağduyusuyla çeliştiği için algılarımıza uyması bir hayli güç olmuş ve olacaktır. Uzun yıllar boyu öne sürdüğü şeylerin fizikçilere yol gösterdiği bilim insanı Newton, klasik fizik mantığından yararlanarak; örneğin 100 km/s hızla gelmekte olan... Okumaya Devam et →

Kuyruklu Yıldızlar

Kuyruklu yıldızların ne olduğuna dair tanıma girmeden önce onlarla sıkça karıştırılan iki gök cisminin tanımını vermek istedim. Asteroit: Yörüngeleri Mars ve Jüpiter gezegenleri arasında kalan ve sayıları yaklaşık 40000 kadar olan küçük gezegenlere asteroit (İng: asteroid) denir. Bu küçük gezegenler (İng: minor planet), kütle ve hacimlerinden ötürü gezegenimsi (İng: planetoid) olarak da bilinirler. Ayrıca, bilindiği... Okumaya Devam et →

Radyasyon ve Evren – II

Radyasyon konusunu işlemeye devam ediyoruz. Bu konu hakkındaki birinci yazımızı buradan okuyabilirsiniz. SPEKTRUM: Gözlem yapmak astronominin temel gerekliliklerinden biridir. İnsanlar sadece görünür ışık tayfında bulunan dalga boyu aralığında ışıma yapan cisimleri algılayabilmektedir. Bu da insanların evrenimizin sadece küçük bir kısmını görebilmesine sebep olmaktadır. İnsan gözü görünür ışık tayfındaki dalga boyu aralığında bulunan cisimleri görebilmektedir. Oysa... Okumaya Devam et →

Radyasyon ve Evren – I

Gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz nesneler herhangi bir inceleme ya da araştırma yapabilmek için çok uzakta bulunmaktadırlar. Işık hızında seyahat edebildiğimizi farz etsek bile gezegenimizden 2.5 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunan Andromeda galaksisine araştırma yapmak için gidip gelmemiz 2.5 milyon yıl + 2.5 milyon yıldan 5 milyon yıl yapar. Böyle bir zaman dilimi insanların ömrü ve dünya... Okumaya Devam et →

Kadir Sistemi

Giriş Hayatında bir kere de olsa gökyüzüne bakmış olan birisi, gökyüzündeki yıldızların aynı parlaklıkta görünmediğini bilir. Zar zor seçilen sönük yıldızların olmasının yanında göze çarpacak derecede parlak yıldızlar da mevcuttur. İnsanoğlu, tanık olduğu olaylar ve gördüğü varlıkları sınıflandırmada pek istekli olduğu için yıldızları parlaklıklarına göre ayıran bir sınıflandırma sisteminin ortaya çıkması gayet doğal. İşte genel... Okumaya Devam et →

Evreni Karışlamak: Gök Cisimlerinin Uzaklıkları Nasıl Bulunur?

Eski çağlardan beri insanlar yeryüzündeki uzunlukları ölçmek çeşitli birimler geliştirmiş ve günlük hayatta bu birimleri sıklıkla kullanmışlardır. Ancak başımızı yukarı çevirdiğimizde gök cisimlerinin bize olan uzaklığını belirlemek için Dünya üzerinde referans alabileceğimiz herhangi bir nesne olmadığını fark ederiz. M.Ö. 200 yılında Yer'in çevresinin Eratosthenes adlı Mısırlı bir bilim insanı tarafından hesaplanmasından sonra uzun yıllar boyunca... Okumaya Devam et →

Entropi: Termodinamikle İlişkisi ve İşleyişi

Termodinamiğin bir bilim dalı olarak ortaya çıkışı 17. YY İngiltere’sinde buhar makinelerinin icadı ile olmuştur. James Watt'ın bu makineleri geliştirmek için yaptığı çalışmalar ve buharla ilgili daha önceden bilinmeyen özellikleri keşfetmesi, birçok bilim insanının da bu alana yönelmesini sağlamıştır. Latince therme (ısı) ve dynamis (güç) sözcüklerinden türetilen "termodinamik" sözcüğünün ilk tanımını Lord Kelvin "Termodinamizm, cisimlerin... Okumaya Devam et →

Işık Kirliliği Hakkında Bilinmesi Gereken Her Şey

Gece asırlardır "yıldızlı" kelimesi ile betimlenmiştir, ancak 20.yy'ın ikinci yarısından itibaren bu betimlemenin yavaş yavaş geçersizleştiğini görüyoruz.  Ne de olsa buna artık alışmış sayılırız, çoğumuz gece sokakta yürürken yukarılarda Samanyolu'nu görmeyi ummuyor, tersine şehir dışında gökyüzününün akıl almaz güzelliğini gördüğümüz zaman bunu şaşkınlıkla karşılıyoruz. Bunun  tek  sebebi ışık kirliliğidir. Ses kirliliği, hava kirliliği, su kirliliği... Okumaya Devam et →

WordPress gururla sunar | Theme: Baskerville 2 by Anders Noren.

Yukarı ↑