Karanlık bir gökyüzüne bakıldığı zaman, astronomlar ve amatörler çıplak gözle görülebilen çok sayıda parlak yıldıza hayran kalırlar. Açık bir gecede ve minimum ışık kirliliğinde, iyi bir gözlem noktasından ortalama bir insan yaklaşık 2500 yıldız görebilir.
Atalarımızda da aynı gökyüzüne bakarken kırpışan ışıklardan dolayı bizdekiyle aynı (ya da daha kuvvetli) duyguların oluştuğunu hayal etmek kolaydır. Fakat evren değişmezmiş gibi görünmesine rağmen gerçekte durum pek de öyle değil.
Astronomik Çağlar
Bizler, astrofizikçi Fred Adams ve Gregory Laughlin’in Yıldızlı Çağ (Stelliferous Era) adını verdikleri ve evrenin 1 milyon yaşından başlayıp 100 trilyon yaşına kadar uzanan dönemi kapsayan bir dönemde yaşamaktayız. Bu zaman aralığı, hidrojenini yakmakta olan sayısız parlak yıldızdan oluşan çok sayıda canlı galaksi ile dikkat çekicidir. Fakat devasa yıldızlar yakıtlarını hızlıca yakmakta, dolayısıyla büyük yıldızlar küçüklere göre daha hızlı ölmektedir (milyonlarca yıla kıyasla yüz milyarlarca yıl). Sonunda, son nesil yıldızlar da mevcut hidrojenlerini tüketecektir.
Yıldızlı Çağ boyunca, bazı süper kütleli yıldızlar süpernova olarak çarpıcı bir biçimde yok olacaktır. Ancak büyük bir kısmı ise yıldız evriminin birkaç aşamasıdan geçerek öylece sönecektir. Bu olduğu zaman, evren sadece çeşitli dejenere yıldız kalıntılarıyla dolu olacaktır: kara delikler, beyaz cüceler, kahverengi cüceler ve nötron yıldızları. Adams ve Laughlin bu dönemi Dejenere Çağ (Degenerate Era) olarak isimlendirir ve Büyük Patlamadan 10^15 (1 quintillion) ve 10^39 (1 duodecillion) yıl sonrasındaki aralığa karşılık geleceğini varsayar.
Karadelikler, beyaz cüceler, kahverengi cüceler ve nötron yıldızları günümüzde de bulunurken Dejenere Çağ’da evrende baskın duruma geçecektir. Dejenere yıldız kalıntıları genel olarak bizim içinde bulunduğumuz çağdaki yıldızların çoğundan daha soğuk ve karanlıktır. Gece gökyüzü bizim bugün gördüğümüz halinde olmayacak, onun yerine daha az sayıda (ve önemli derece daha sönük) yıldızlar yer alacaktır. Düzenli füzyon reaksiyonları gerçekleştirmek için çok küçük olan kahverengi cüceler, evrende kalan hidrojenin büyük bir kısmını bir araya getirecektir. Dejenere Çağ boyunca, diğer dejenere yıldız kalıntıları da dahil olmak üzere biriktirdiği her maddeyle beslenen karadelikler daha büyük hale gelecektir.
Dejenere Hayat
Peki Dejenere Çağ’da hayat halen var olacak mı? Mümkün görünmüyor. Ohio Devlet Üniversitesi’nde astronom olan Richard Pogge’ye göre yıldızlar hidrojen yakıtlarını tükettiği zaman bildiğimiz yaşam çoktan gitmiş olacak:
“Evren sönmüş ve soğuk olacak
ve zamanla daha da soğuk bir hale gelecek.”
Yaşlanan yıldızlar ve yıldız kalıntıları, birçok dünyanın yaşamı destekleyemeyecek kadar soğuk bir hale gelmelerine sebep olur. Bu çağda gezegenler, büyük organizmaları destekleme yeteneklerini çoktan kaybetmiş olarak ya yörüngelerinden çıkacak ya da en yakınındaki dejenere yıldız kalıntısına spiral bir yörüngede ilerleyecektir. Veyahut Pogge’nin söylediği gibi, “Yıldız kalıntıları ya çocuklarını yiyecek yada onları fırlatıp atacaktır.” Bunun anlamı, bugün düşündüğümüz şekliyle yıldız sistemleri artık var olmayacaktır.
Dejenere Çağ boyunca, yıldız kalıntıları ve hatta galaksiler bir dizi çarpışma ve çarpışma tehlikesi yaşayacaktır. Bizim şu anki çağımızda, bu çarpışmalar sıklıkla birleşik galaksiler üretir ve yıldız üretimini teşvik eder. Ancak Dejenere Çağ’da bunlar olmayacaktır.
İşlevsiz haldeki yıldız cesetlerinden oluşan birleşik ve kaotik haldeki bazı galaksiler halen oluşmaya devam edecektir fakat kullanılabilir serbest hidrojen yoksunluğundan dolayı genel olarak yeni yıldızlar bulunmayacaktır. Birçok durumda, dejenere yıldız kalıntıları geçirdikleri çarpışma tehlikeleriyle öylece galaksilerarası uzaya savrulacak ve geniş bir biçimde dağılacaktır.
Dejenere Çağ’ın son aşaması beklenmeyen bir biçimde bitecektir.
Ölü yıldızların içinde sıkışan madde; nötronların protonlara, elektronlara ve antinötrinolara bozunmasıyla kelimenin tam manasıyla parçalarına ayrılacaktır. Protonların, yaklaşık 10^34 yıl gibi oldukça uzun bir yarıömüre sahip olduğu varsayılmaktadır ancak bildiğimiz kadarıyla bu süreye Dejenere Çağ içinde ulaşılacak ve beyaz cüceler, kahverengi cüceler ve nötron yıldızları öylece bozulacak ve yavaş yavaş yok olacaktır.
Pogge, “Sonunda, protonlar çözülür” diyor. Bu noktada evren bol miktarda serbest radyasyondan, atomaltı parçacıktan ve sayısız karadelikten oluşur. Bu karadelikler bir sonraki çağda hakim bir saltanat sürecektir. Karadelik Çağı (Black Hole Era) olarak adlandırılan bu bir sonraki çağ başka bir günün konusudur.
Oldukça uzak olsa da (ve bazı seviyelerde, hakkında düşünmesi derinden rahatsız etse de) Dejenere Çağ bir gün gelecek. Woody Allen’ın 1977 yapımı simgesel romantik komedisi Annie Hall’da, Allen’ın okul çağındaki hali, gazeteden evrenin genişlediği okuduktan sonra ev ödevini yapmayı bırakır ve pediatristine şu soruyu sorar: “Ne anlamı var?”
Allen’ın karakteriyle benzer duyguları paylaşabilirsiniz. Ancak; Dejenere Çağ kesinlikle üzerine düşünüp taşınılacak etkileyici bir konu, özellikle şu ana kadar bildiğimiz tuhaf evrene kıyasla gelecek kozmosun ne kadar tanımlanmamış olacağını düşündüğümüz zaman.