Kuzey ışıklarını görmek muhtemelen asla unutamayacağınız deneyimlerden biridir. Birbirleri arasında dans eden bu kırmızı, yeşil ve mor ışık şeritleri Kuzey Kutup Dairesi’nden New York ve Londra’ya kadar olan orta kuzey enlemlerini geceleri periyodik olarak aydınlatır. Benzer ışıklar Güney yarım kürede de meydana gelir ve Antarktika çevresinden yayılır.
Bu esrarengiz ışıklar, aurora adı verilen ve adını Antik Yunan şafak tanrıçasından alan bir fenomendir. Ancak bir auroranın kökeni ilahi olmaktan ziyade, Dünya’nın üst atmosferini bombalayan Güneş rüzgârlarından kaynaklanır. Bu Güneş rüzgârlarından gelen fotonlar atmosferdeki gazlarla etkileşime girdikçe parlak renklerde parlar ve gezegenimizin manyetik hatları boyunca harika şekillere bürünür.
Yapılan araştırmalar sonucunda auroraların gezegenimize özgü olmadığı ve farklı gökcisimlerinde de oluşabildiği ortaya çıktı. Üstelik bu Dünya dışı auroralar gökcisminin özelliklerine de bağlı olarak daha egzotik ve güzel biçimlerde gözlemlenebiliyor. Örneğin Mars’ta yakın zamanda keşfedilen bir aurora türü, Mars’ın düzensiz manyetik alan çizgilerine rağmen Mars’ın etrafında dolanan yılanlara benzer bir görsel sunuyor. Uranüs’ün manyetik alanı ise gezegenin kendisi gibi kendi ekseni üzerinde eğildiği için auroraların beklenmedik bölgelerde karmaşık şekiller almasına neden oluyor. Güneş Sistemi’ndeki açık ara en güçlü auroralar ise Jüpiter’de meydana gelir. 2017 yılında Nature dergisinde yapılan bir araştırma, bu yoğun elektromanyetik radyasyon patlamalarının Dünya’dakilerden 30 kat daha güçlü olduğunu ortaya koydu. Ancak tüm bu enerjiyle bile muhtemelen Jüpiter’de gerçekleşen auroraları çıplak gözle göremezsiniz çünkü ışığın çoğu görünür spektrumun dışındaki dalga boylarında yayılır.
Güneş Sistemi’nin başka bir yerinde ise başta yapmış olduğumuz aurora tanımı bozulmaktadır. Normalde auroralar, Güneş rüzgarlarının bir gezegenin atmosferinde meydana getirdiği elektromanyetik parlamalar olarak düşünülür. Merkür ise bir atmosferi olmamasına rağmen aurora üreten jeomanyetik fırtınalara sahiptir.
Bir X ışını spektrometresi, çok yüksek frekanslı ışık dalgalarını algılar ve astronomide önemli bir araçtır. Aynı şekilde, Jüpiter’in auroralarından bazıları Güneş rüzgârları tarafından üretilmez. Bunun yerine, NASA’ya göre gezegenin volkanik uydusu Io tarafından manyetosfere yayılan parçacıklar tarafından üretiliyor. Günümüzde, James Webb Uzay Teleskobu gibi yeni nesil araçlarla bilim insanları, ötegezegenlerde oluşan ilk auroraları tespit etmek için evrenin içine yeterince bakabileceklerini umuyorlar. Henüz bu muhteşem ışık gösterileri esrarengizliğini korusa da ilgi çekici olacakları kesin.
Kaynak: https://www.space.com/do-other-planets-have-auroras
https://www.nasa.gov/mission_pages/sunearth/aurora-image-gallery/index.html