13,8 milyar yıl önce Büyük Patlama ile oluşan evren, ilk saniyelerinde şu anki haline göre oldukça yoğun ve sıcaktı. Öyle ki ışığın oluşabilmesi için evrenin biraz soğuması gerekiyordu. Oluşumundan yaklaşık 10 saniye sonra evrenin foton çağına girmesiyle proton ve nötronlar, hidrojen ve helyum çekirdekleri içinde soğudular. Bunun sonucunda uzay boşluğu bu çekirdeklerin plazmaları, elektronlar ve fotonlar ile dolmuş oldu. Bu süre içerisinde evrenin sıcaklığı yaklaşık olarak bir milyar kelvindi. Çekirdekler ve elektronlar yeterince soğuyup atoma bağlanıncaya kadar renkler görünmedi ve evrenin bu kadar soğuması 380.000 yıl sürdü. O zamana kadar gözlemlenebilir evren 84 milyon ışık yılı genişliğinde, hidrojen ve helyumdan oluşan şeffaf bir kozmik buluttan meydana gelmekteydi. Sonunda Büyük Patlama’da oluşan tüm fotonlar uzayda ve zamanda özgürce yayılmaya başlamışlardı. Bugün kozmik mikrodalga arkaplan ışınımı olarak gördüğümüz ışık da, evrenin görülebilir hale geldiği zamandan bir ışık parlaması olarak tanımlanmakta. Bu ilk parıltı ortaya çıktığında evren çok sıcaktı ve parlak sıcak bir ışıltıyla doluydu. Milyarlarca yıl içerisinde bu parlama yaklaşık 3000 K’den, mutlak sıfır (0 K veya -273,15 °C) ile 3 K (270,15 °C) arasında bir sıcaklığa kadar soğudu.
Öte yandan, insanlar olarak algıladığımız renk sadece ışığın gerçek rengine değil, parlaklığına ve gözlerimizin karanlıkta uyum gösterip gösterememesine de bağlıdır. Eğer ilk ışığın oluştuğu döneme geri dönebilseydik muhtemelen alev ışığına benzer turuncu bir parıltı algılardık. Parıltının ilk oluştuğu andan itibaren birkaç yüz milyon yıl boyunca evren genişlemeye ve soğumaya devam ettikçe soluk turuncu parlaklık daha da solacak ve evren karanlığa gömülmüş olacaktı. Ardından, yaklaşık 400 milyon yıl sonra ilk yıldızlar belirmeye başladığında yeni ışık da ortaya çıkmış oldu. Yıldızlar, galaksiler birer birer ortaya çıkıp yayıldıkça kozmos yeni bir renk almaya başladı. Karl Glazebrook ve Ivan Baldry, 2002 yılında evrenin mevcut rengini belirlemek için yıldızlardan ve galaksilerden gördüğümüz tüm ışığın ortalama rengini hesapladılar. Çalışmalarının sonucunda ortaya çıkan kremalı kahvenin rengine benzeyen soluk bronz renge araştırmacılar kozmik latte adını verdiler. Fakat evrenin bu renginin bile sadece bir süreliğine bu şekilde varlığını sürdürebileceği düşünülmekte. Büyük mavi yıldızlar yaşlanıp öldükçe geriye sadece kırmızı cüce yıldızların parlamaları kalacak. Trilyonlarca yıl sonunda kırmızı cücelerin bile ışığı kalmayacak ve tüm renkleri zamanla solup gidecek. Sonunda evren tamamen karanlığa bürünecektir.