Hubble Uzay Teleskobu tarafından elde edilen bu görüntüde JW100 galaksisinin yıldız oluşumu gerçekleşen mavi renkteki gaz damlacıklarının düzensiz akışı dikkat çekiyor. 800 milyon ışık yılı uzaklıkta Pegasus takımyıldızında yer alan JW100 gökadasının bu sarkan oluşumu denizanası dokunaçlarına benzediği için gökbilimciler ona “Denizanası Galaksisi” ismini vermiştir. Bu parlak dokunaçlar, galaksi kümelerinin gazın içinden geçtiği sırada kümedeki... Okumaya Devam et →
Taffy Galaksileri: Bir ‘kozmik kelebek’
Bu görselde Dünya’dan 180 milyon ışık yılı uzaklıktaki UGC 12914 ve UGC 12915 galaksilerinin birbirleriyle çarpışmasını görüyorsunuz. Bu çarpışmada durum, aralarında boyut farkı olan galaksilerin birbirinin içine sızmasından biraz farklı çünkü UGC 12914 ile UGC 12915 arasında kafa kafaya bir çarpışma yaşanıyor. Bu demek oluyor ki bahsi geçen galaksiler gaz halindeki bileşenleri ve galaktik diskleriyle... Okumaya Devam et →
Kütleçekimsel Merceklenme
Einstein’ın Genel Görelilik Teorisi’ne göre evrende çok büyük kütleli cisimler uzay-zaman olarak adlandırılan evrenin dokusunun bükülmesine neden olur. Kütleçekimsel merceklenme, galaksi kümeleri gibi büyük miktarda madde içeren nesnelerin sahip olduğu kütleçekimsel alan sayesinde kendilerinden daha uzakta bulunan galaksilerden yayılan ışığı saptırması ve büyütmesidir. Yıldız gibi daha küçük kütleli cisimler de kendisinden daha uzaktaki yıldızların önünden... Okumaya Devam et →
Astroparçacık Fiziği ile Evrenin Başlangıcına Yolculuk
Evrende gerçekleşen fiziksel olayların çoğu klasik fizikle açıklanabilmektedir. Ay’a yollanacak bir roket veya bir uydunun konumlandırılması için Isaac Newton’un miras bıraktığı klasik mekanik bilgileri yeterli olmaktadır. Ancak, evrende çok büyük miktarda enerjiye, kütleye ve güçlü manyetik alanlara sahip karadelikler ve nötron yıldızları gibi gökcisimleri bulunmaktadır ve bu gökcisimlerinin doğasını anlamak için klasik fizik yeterli değildir.... Okumaya Devam et →
Genel Görelilik Kuramı ve Kara Delikler
Daha önceki yazımızda bahsettiğimiz Einstein'ın Özel Görelilik Kuramı, sadece gözlemcilerin birbirlerine göre durağan olduğu veya sabit hızla hareket ettiği durumları kapsamaktaydı. Başka bir deyişle ivmelenmenin söz konusu olmadığı durumlarda işlerlik kazanmaktaydı. Aslında Einstein Özel Görelilik Kuramı'nı inşa ederken Newton'ın yüzyıllardır kullanılan hareket yasalarını yeniden yazmıştır. Ancak Newton'ın en büyük başarılarından bir diğeri de hepimizin bildiği... Okumaya Devam et →
Özel Görelilik Kuramı
20. yüzyıla kadar fizikçiler evreni anlamak için klasik fizik yasalarından yararlanıyordu ancak bu yasalarda bazı problemler olduğu da Einstein’dan on yıllar önce biliniyordu. 1865 yılında James Clerk Maxwell ışığın hem elektriksel hem de manyetik özelliklere sahip bir dalga olduğunu ortaya koydu. Bu süreçte ışık hızının tüm bilinen parçacıklar için üst limit hız olduğu, 19. yüzyılın... Okumaya Devam et →
Evrenin Nihai Kaderi – II
Yazı dizimizin ilk bölümünü buradan okuyabilirsiniz. Kütle-Enerji Yoğunluğunun Bileşenleri Peki evrendeki bu kütle-enerjiyi ne meydana getiriyor? Cevaba evrendeki tüm yıldızların ve gezegenlerin kütleleri derseniz, inanılmaz bir şekilde yanılırsınız. Biraz daha düşünün... Fotonların da enerji taşıdığını hatırlayıp onları da hesaba katarsanız, iyi fakat hala yetersiz kalan bir hamle yapmış olursunuz. Bildiğimiz bir şey var o da,... Okumaya Devam et →
Evrenin Nihai Kaderi – I
İnsanoğlu, ortaya çıkışından itibaren etrafında gözlemlediği olaylar arasında ilişkiler ve örüntüler bularak bu örüntüleri gelecekte olacak olan olayları tahmin etmek için kullanmıştır. Birkaç kez yağmurun gök gürültüsüne eşlik ettiğini gözlemleyen atalarımız, bir süre sonra gök gürültüsünü duyduğu an yağmurun yaklaştığı tahminini yapmaya başladılar. Bu tarz çıkarımları yapmak, insan (ve genel olarak tüm canlıların) beyninin en... Okumaya Devam et →
Zamanın Doğası – II
Yazı dizimizin ilk bölümünü okumadıysanız buradan okuyabilirsiniz. Zamanın Doğasına Bilimsel Bakış Bilim, ilk bakışta birbiri ile alakadar olmayan olgular arasında derin bağlantılar bulup, evreni bu bağlantılar aracılığı ile keşfetme sanatıdır. Bugün, kâinat hakkındaki bilgilerimizin çoğunu bu bağlantıları ortaya çıkaran Einstein ve Newton gibi dâhilere borçluyuz. Bu bağlantılar genellikle kendilerini, sonuçları o ana kadarki bilimsel birikimle... Okumaya Devam et →
Uzaydaki Oluşumların Kimyası ve Spektroskopi
Işık-Madde Etkileşimine Dayalı Modern Tekniklerin UzayAraştırmalarında Kimya Bilgisi için Kullanımı Uzay araştırmalarında Galileo Galilei’nin 1609 yılında teleskop kullanmasıyla yarattığı atılımı günümüzde daha modern teknikler kullanarak gerçekleştirmekteyiz. Günümüze kadar, çapı 10 metreyi aşan devasa teleskoplarla yaşadığımız evrende gözlem yapmış olmakla beraber, daha fazla bilgiyi ifşa edebilecek metot ve araçlar da geliştirilmiştir. Örneğin, Galileo Galilei’nin teleskopları ile... Okumaya Devam et →
Işık Hızı ve Uzay-Zaman Fenomenleri ile Özel Görelilik
İnsanlık tarihi boyunca yeni yeni keşfedilen fizik kanunları her zaman insanlığa merak uyandırıcı nitelikte olmuştur. Ancak bir fikir ortaya atılmıştır ki insan sağduyusuyla çeliştiği için algılarımıza uyması bir hayli güç olmuş ve olacaktır. Uzun yıllar boyu öne sürdüğü şeylerin fizikçilere yol gösterdiği bilim insanı Newton, klasik fizik mantığından yararlanarak; örneğin 100 km/s hızla gelmekte olan... Okumaya Devam et →
Radyasyon ve Evren – II
Radyasyon konusunu işlemeye devam ediyoruz. Bu konu hakkındaki birinci yazımızı buradan okuyabilirsiniz. SPEKTRUM: Gözlem yapmak astronominin temel gerekliliklerinden biridir. İnsanlar sadece görünür ışık tayfında bulunan dalga boyu aralığında ışıma yapan cisimleri algılayabilmektedir. Bu da insanların evrenimizin sadece küçük bir kısmını görebilmesine sebep olmaktadır. İnsan gözü görünür ışık tayfındaki dalga boyu aralığında bulunan cisimleri görebilmektedir. Oysa... Okumaya Devam et →
Radyasyon ve Evren – I
Gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz nesneler herhangi bir inceleme ya da araştırma yapabilmek için çok uzakta bulunmaktadırlar. Işık hızında seyahat edebildiğimizi farz etsek bile gezegenimizden 2.5 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunan Andromeda galaksisine araştırma yapmak için gidip gelmemiz 2.5 milyon yıl + 2.5 milyon yıldan 5 milyon yıl yapar. Böyle bir zaman dilimi insanların ömrü ve dünya... Okumaya Devam et →
Entropi: Termodinamikle İlişkisi ve İşleyişi
Termodinamiğin bir bilim dalı olarak ortaya çıkışı 17. YY İngiltere’sinde buhar makinelerinin icadı ile olmuştur. James Watt'ın bu makineleri geliştirmek için yaptığı çalışmalar ve buharla ilgili daha önceden bilinmeyen özellikleri keşfetmesi, birçok bilim insanının da bu alana yönelmesini sağlamıştır. Latince therme (ısı) ve dynamis (güç) sözcüklerinden türetilen "termodinamik" sözcüğünün ilk tanımını Lord Kelvin "Termodinamizm, cisimlerin... Okumaya Devam et →